Kahve Çekirdeğinin Sırrı...

Kahve Çekirdeğinin Sırrı...

Sabahlarımızın vazgeçilmezi, dost sohbetlerimizin sırdaşı ve şahidi olan kahvenin anavatanı her ne kadar Brezilya olarak bilinse de, köken olarak ilk kahve ağaçları Habeşistan’da yani bugün ki adıyla Etiyopya ülkesinde keşfedildi.

Habeşistan'ın Kaffa yöresinde ilk kahve ağacı bulunmuş olup yöre isminin Arapça karşılığı "qahwah"dır. Araplar kahveyi henüz tanımıyorken bu kelimeyi keyif veren içki, şarap anlamında kullanıyorlardı.

Kahvenin Türkiye'ye gelişinde Etiyopya’daki ve Yemendeki hikayelerde benzerlik fark edilmiştir.

 O dönem Etiyopya'da kölelik yapan insanların yolculuk sırasında yorulduklarında yol kenarındaki kahve ağaçlarının kırmızı meyvelerini çiğneyerek tükürürlermiş. Çiğnenen bu kırmızı meyve, kölelere enerji verir ve yolculuklarına devam etmelerini sağlarmış. Bu durumun farkına varan tüccarlar da ağaçtaki meyveleri ve meyvenin içindeki çekirdeklerini toplayarak ticaretini yapmaya başlamışlar.

Yemen'de ise ilk 13.yy da fırınlanan kahvenin ortaya çıkışı da keçilerini otlatmaya götüren bir çobanın yorgun ve uyuşuk keçilerinin kahve ağacının meyvelerini yemesi ve canlanmalarına dayanırmış.

Çobanın bu durumu fark etmesiyle de kahve ağacının canlandırıcı ve rahatlatıcı meyveleri halka yayılmıştır.

 Kahvenin Türkiye'ye gelişi Yemen aracılığı ile olmuştur.  Yemen valisi 15.yy da Yemen'de içtiği kahveyi İstanbul'a getirmiştir. Kahve İstanbul'da çok sevilmiştir.  Öyle ki Sarayda "kahveci başı" rütbeli bir çalışan bile olurmuş. Bu kahveci başının özelliği sadece iyi kahve pişirmek değil aynı zamanda bilge bir kişi olması ve en önemlisi çok iyi sır tutmasıymış.

Bir rivayete göre de kahve kültürü Osmanlıda öyle bir yer edinmiş ki kahve evlerde misafire servis edilmeye başlanmış. Kahveyi servis ederken yanında su da ikram edilirmiş. Şayet misafir ilk yudumu sudan alırsa karnı aç, ilk yudumu kahveden alırsa karnı tok demekmiş.

Böylelikle de evlerinde ağırladıkları misafirleri rencide etmeden aç olduklarını anlayıp misafir için sofra kurulurmuş. Bu duruma da Osmanlıdaki hoşgörü ve nezaketin en güzel örneklerinden diyebiliriz.

Kahvenin çıkış hikayesinden Osmanlıya kadar olan sürecinde kahvenin bir içecekten çok daha fazlası olduğunu görebiliriz…